Sabiha Gökçen’in yükselişi
İstanbul Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı, geçtiğimiz haftalarda Londra’da gerçekleştirilen Dünya Düşük Maliyetli Hava Yolları Kongresi (World Low Cost Airlines Congress) tarafından ‘Dünyanın En İyi Havalimanı’ seçildi.
38 farklı hava havayolunun oy kullandığı kongrede, havalimanı işleticisi ISG, kısa listeye kalan Budapeşte, Bremen, Jacksonville, East Midlands, Edinburgh ve Kopenhag gibi kendi ülke ve bölgelerinde ciddi ağırlık ile ölçeğe sahip havalimanları çekişti.
Bir Türk olarak elbette havalimanlarımızın uluslararası farklı ödüllere layık görüldüğünü öğrendiğimizde gurur duyuyoruz. Bu ödüller için seçicilerin kim olduğu ve nasıl bir oylama sonucu karara varıldığı da aslında büyük önem taşıyor. Zira söz konusu kongrede oylama tamamen havayolları tarafından yapıldığı için sonuç oldukça değerli. Dünyada sektör kan kaybedip havalimanlarının yolcu sayısı düşerken Sabiha Gökçen’in her yıl yüzde 20’lerin üzerinde bir büyüme yakalaması gerçekten olağanüstü.
Havalimanları 365 gün 24 saat yaşadıkları için mutlaka sürekli kendilerini yenilemek ve geliştirmek zorundalar. Eminim ki Sabiha Gökçen’in büyük bölümünü işleten ISG konsorsiyumunun da kendini geliştirmesi gereken yönler mevcut. Ancak görünen tabloya göre bugünlere gelinmesinde emeği geçen ISG çalışanları ile konsorsiyum ortaklarını, öncesinde meydanı tamamen işleten HEAŞ yönetimini ve Savunma Sanayi Müsteşarlığı yetkililerini tebrik etmemek haksızlık olur.
Kanımca müthiş bir vizyonun eseri olan bu havalimanı belki daha doğru yönetim modelleri ve yöneticiler ile hak ettiği yere daha önceki yıllarda da ulaşabilirdi. Zira çok daha fazla potansiyeli var, ama nedense yıllarca Türkiye’nin plastik havacıları ve kangren olmuş bürokrasisi yüzünden adeta uyutulan bir fil edasında büyüyebildi.
2010 HEDEFİ 11 MİLYON YOLCU
Genel Müdür Gökhan Buğday’a göre, geçtiğimiz yıl 6,6 milyon yolcuya hizmet veren Sabiha Gökçen Havalimanı, bu yıl sonu 11 milyon yolcu hedefine ulaşacak. Hiç şüphe yok ki bu başarıya Ticaretten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Servet Aydın ve ekibinin ciddi katkıları mevcut.
Havalimanı, ülkemizden Sunexpress, Pegasus ve Anadolujet gibi havayollarının yanı sıra yabancı bayraklı onlarca düşük maliyetli havayoluna (DMH) da hizmet veriyor. Daha önceki yazılarımızda artık DMH ile netvvork havayolu iş modellerinin giderek birbirine yaklaştığı ve paralellik gösterdiğinden bahsetmiştik. Zira günün sonunda asıl önemli olan verimlilik yönetimi ve kârlılık. Bu nedenle DMH’ler tarafından dünyanın en iyi havalimanı seçilmek ile network havayolları tarafından seçilmek arasında çok yakın bir gelecekte hiç fark kalmayacak.
Söz network taşıyıcılarından açılmışken, THY’nin Sabiha Gökçen’den çekilerek uçuşlarını alt markası Anadolujet’e bırakmasının da orta-uzun vade için doğru olmadığını düşünüyorum.
Aldıkları bu ödülü takiben ISG yönetiminin başarı çıtası artık yükselmiştir ve bundan böyle ürün geliştirme, altyapı yatırımı, insan kaynağı yatırımı ve yolcu memnuniyeti gibi konulara daha da fazla önem verilmesi gerekmektedir. Aksi halde bu basanlar bir sefere mahsus ve tesadüfi olarak algılanabilir.
YOLCULAR HAKLARINI NASIL ARAYACAK?
Ülkemizde yolcuların bir havayolundan şikayetçi olması durumunda, konuyu ilgili havayolu haricinde dile getirebilecekleri bir mekanizma henüz mevcut değil. Diğer bir ifadeyle yolcuların havayollarını denetleyen Ulaştırma Bakanlığı veya ilgili kurumlara ulaşması mümkün değil.
Hal böyle olunca, sistemdeki eksiklikler de kaçınılmaz oluyor.
Geçtiğimiz günlerde Wall Street Journal’da okuduğum bir makalede, son bir yıl içinde ABD Ulaştırma Bakanlığı’na havayolu yolcularından ulaşan şikayetlerde ciddi artış görüldüğü haberi dikkatimi çekti. Bakanlık yetkilileri ise bu göstergenin sebepleri arasında yolcuların şikayetlerini dile getirebilme olanaklarının artmış olduğuna dikkat çekiyor.
Bizde henüz havayollarının hizmetlerini denetleyen bir mekanizma yok. Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri haklı olarak son yıllarda sektörün büyümesine katkıları ile gururlanırken bu mekanizmaları da geliştirmekle mükellef değiller mi acaba?
Eminim ki binlerce havayolu müşterisi hayatlarında defalarca rötar, çifte rezervasyon, bavul kaybı, personel memnuniyetsizliği vb. durumlar yaşamış ancak bir noktadan sonra sineye çekmiştir.
Havacılık sektörü bu kadar hızlı gelişirken sektörü denetleyecek doğru mekanizmaların sistematik olarak geliştirilmesi şart. Sektörel büyüme ancak bu şekilde sağlıklı olarak devam eder ve havayollarımız ürünlerini daha da geliştirebilirler.
Tolga TURGUT
Akşam
17 Ekim 2010
Haber Kupürü